Sivil Toplum Kuruluşu

İstanbul Tabip Odası

Fatih, İstanbul
İstanbul Tabip Odası

149 kişiden %84'si beğendi (4.2)

İletişim bilgileri

Adres: Mollafenari, Cağaloğlu Ykş. No:9, 34120 Fatih/İstanbul Haritayol tarifi

Telefon: +90 (212) 514-0292 ara

Hakkında

İstanbul Tabip Odası: İstanbul Tabip Odası (İSTABİP) Merkez İstanbul, Fatih ilçesinde oda. İstanbul Tabip Odası, İstanbul, Fatih ilçesinde yer alan sivil toplum kuruluşu. Bu mekan toplam 149 oy üzerinden 4.2 yıldız aldı.

Soru & Cevap:

Burası oldukça popüler bir Sivil Toplum Kuruluşu. Bu sivil toplum kuruluşu için 149 kişi oy kullandı ve ortalama 4.2 puan aldı.

Web site adresi: www.istabip.org.tr

İstanbul Tabi̇p Odasi'nin kayıtlı olduğu kategoriler:

Konum

Bu bölümde İstanbul Tabi̇p Odasi'nin haritadaki konumunu, varsa sokak görünümünü ve uydu haritasını görebilirsiniz.

İncelemeler

Sayın Yetkililer,
09 Ağustos 2014 günü saat 13:00 civarında eşim Münevver Öztürk ile birlikte göz rahatsızlığımıza münhasıran, Avrupa Göz Hastanesi Sultanbeyli şubesine gittik. ilk defa Avrupa Göz Hastanesi'ne gittiğimizden, kimseyi tanımadığımız için, ilgili görevli arkadaştan uygun bir göz doktoruna numara vermesini talep ettik. Görevli personel de bizi Dr. Halit Özhisar Bey'e sevk etti. Eşim ile ben ayrı ayrı numara aldık ve Dr.Halit Özhisar Bey'in odasına girdik. Önce ben muayene oldum. Doğuştan mevcut olan nistagmus, miyop ve astigmat rahatsızlığımın olduğunu ayrıca, kırk yaş üstü yaşanan hipermetrop (yakını görememe) rahatsızlığımın da zuhur ettiğini dile getirdim. Uygun bir gözlük almak istediğimi söyledim. Neyse ki doktor efendi bizi koltuğa oturttu başladı muayeneye!.. Önce sizli muhabbetleri bırakıp senli-benli muhabbetlere başladı, tabii asık bir surat ve sert bir ses tonu ile! Bir de gözüme mercek seçerkenki aceleciliğinden de önemli bir işi varmış ki, bir an önce muayenesini bitirip işini halletmesi gerektiği izlenimini veriyordu. Çünkü cumartesi saat 14:00 de muayene bittiği için bir an önce gitmesi gerekiyordu(!). Neyse ki, alelacele bizi muayene etti. Bu arada kendisine, bu rahatsızlığımdan dolayı ehliyet alıp-alamayacağımı sordum. Bana cevap olarak alamayacağımı söyledi. Ben de bunun üzerine "-özürlü raporu alıp, eşimi şoför gösterebilir miyim?" diye sordum. Cevaben, "-Hayır, " dedi. Ben de "-Nasıl olur. Böyle bir şey?! Eğer sağlamsam ehliyet alayım, çürüksem özürlü raporu alayım" mukabilinde cevap verdim. Bana tekrar dönerek, yüksek bir sesle ve küstahça "- sen ehliyet alacak kadar sağlam değilsin, özürlü raporu alacak kadar da kör değilsin!" dedi. Bu cevap karşısında fevrim dönmüştü. Hem odada bulunan sekreteri hanımefendinin yanında hem de eşimin yanında bu şekilde küstahça muamele görmem sinir kat sayılarımı ziyadesiyle artırmıştı. Ama bu olay karşısında metanetimi yitirmedim. Dişlerimi sıka sıka sabrettim ve yaşamış olduğum ağır şoku sindirmeye çalıştım. Öte yandan, benden sonra eşim de muayene koltuğuna oturdu. Şikâyetini anlatmaya başladı. Rahatsızlığının, kendisinde bulunan guatr modülünün değerlerinin yükselmesi ile bir alakası olup olamayacağını sordu. Sebebi ise, guatr şikayetinden sorumlu doktoru, O'na göz doktoruna görünmesi tavsiyesinde bulunmuştu. Bunun üzerine göz doktoruna gelmişti. Cevaben Doktor Halit Özhisar Bey, şikâyetin gözle bir ilgisinin olmadığını, gözünden kaynaklanan bir durum olmadığını, nöroloji veya kulak burun boğaz doktoruna gözükmesi gerektiğini söyledi. Eşim konuyu teyit etmek maksadıyla, tekrar, doktorunun tavsiyesi ile geldiğini söyleyerek, göz rahatsızlığını yineledi. Bunun üzerine, Dr.Halit Efendi kabadayı ve küstahça bir ifade ile eşimi azarlayarak "-Sana üç kere söyledim..." diye bağırdı. Ben ikinci defa şok olmuştum. İnanılır gibi değildi. Doktor Bey, bu sefer de benim gözümün önünde eşimi azarlıyordu! Ama ben hâlâ aklı-ı selimi kaybetmemekte direniyordum. Bu eşime yapılan küstahça ve edepsizce davranış bana daha da ağır gelmişti. Eşimin yanında iyice küçük düşmüştüm. Çümkü O'nu korumak ve kollamak adına doktora bir şeyler söylemem gerekiyordu. Eşim ağlamaklı oldu. Benim boğazım kilitlenmiş yutkunamaz olmuştum. Sinirimden ne yapacağımı şaşırmıştım. Hiç bir şey yapamamıştım. Doktor efendiye karşı sinirimden elim kolum tutulmuş, dilim kilitlenmişti. Sadece eşime "-Bak doktor efendi sana üç kere söylemiş, neden hâlâ derdini anlatacağım diye uğraşıyorsun?!" diyerek O'nu dışarı çıkartmıştım. Ama dışarda sinirlerim iyice boşaldı. Bir taraftan, doktorun verdiği gözlük reçetelerini Avrupa göz Hastanesi Sultanbeyli Şubesi'nin koridorlarına parça parça ederek savuruyor, diğer taraftan da avazım çıktığı kadar "-sizleri Sağlık Bakanlığı'na şikâyet edeceğim" diye bağırıyordum. Eşim benden daha metanetli bir tavırla "hastane yetkilisine şikâyet et" diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Neyse ki, sesimizi duyan yetkililer bizi hastanenin müdür yardımcısı hanımefendiye götürdüler. Orada bir müddet sakinleştikten sonra durumumuzu ifade ettik. Sonra müdür beyi yanımıza çağırdılar. Durumu müdür beye de izah ettik. Müdür beyin ilk tepkisi "-Nasıl olur Halit Hoca çok iyi birisidir!.. Ben O'nunla konuşurum" demek oldu. Ben de cevaben, "-Müdür Bey, sadece konuşacak mısınız?! Başka bir şey yapmayacak mısınız?" dedim. Akabinde beni yeniden Doktor Tansel Bey'e yönlendirdiler. Dr.Tansel Bey de, Halit Bey'in aksine çok şeker ve çok babacan bir beyefendi idi. Bizleri yeniden muayene etti. Hem de usulünce!. Bu arada, hastanenin müdür yardımcısı hanımefendi de Dr. Tansel Bey'in odasındaydı ve bizleri gözlemliyordu. Ben muayenem bitince aynı soruyu Dr.Tansel Bey'e de sordum: "-Ben ehliyet alabilir miyim?!" diye! Bana cevaben babacan bir üslupla konuyla ilgili yönetmeliği/kanunu hatırlatarak: "- Her iki gözün de toplam görme değerinin en az 12 olması gerektiğini, sizin de toplam görme değeriniz 14 'tür. Ehliyet alabilirsiniz" diye söyledi. Ben Dr.Halit Bey'in bana " sen ehliyet alacak kadar sağlam değilsin, özürlü raporu alacak kadar kör değilsin" şeklindeki hakaretvari sözlerini Dr.Tansel Bey'e anlattığımda çok şaırdı ve söyleyecek bir şey bulmamadı. Akabinde eşim Münevver Hanım'ı muayene etmeye başladı. Eşim aynı rahatsızlığı Dr.Tansel Bey'e arzetti. Dr. Tansel Bey, "göz zarında berelenme, göz damarlarında iltihaplanma" teşhisi koydu ve ilaç yazdı.Peki şimdi sizlere soruyorum. Dr.Halit ve Dr.Tansel Bey'ler iki si de operatör göz doktoru ve konusunda uzman! Peki bu durum karşısında ne yapmam gerekirdi?! Dr.Halit Bey hiç bir teşhis koymadı (zaten baştan sağma muayene etmesinden belliydi) Sizce ben şimdi ne yapmalıydım? Hani eşimin göz mütehassıslığı kapsamında bir sorunu yoktu?! Şimdi ben, Dr.Tansel Bey'in verdiği reçeteyi alıp Dr.Halit Bey'e yedirmem gerekmez miydi?! Ayrıca Dr.Tansel Bey'in bana ehliyet alabileceğimi, görme değerimin 12'nin üzerinde olduğunu söylemesi üzerine, Halit Bey’in bana yaptığı hakaretleri ziyadesi ile ona iade etmem gerekmez miydi?!Ama ben yine de metanetimi yitirmedim ve muayene sonucu hastaneyi terk ettim.
11 Ağustos 2014 Pazartesi günü konuyu hem Avrupa Göz Hastanesi Genel Müdürlüğü'ne hem de Sağlık Bakanlığı'na şikâyet ettim. Sağlık Bakanlığı özel hastane doktorlarına doğrudan müdahele edemeyeceklerini söyledi. Ayrıca siz, İstanbul Tabibler Odası'na bildirmem gerektiğini söylediler. Ben nezaketen Avrupa Göz Hastanesi Genel Müdürlüğü'nden bana dönülmesini bekledim. Belki bir özür bekledim. Belki Dr.Halit Bey hakkında yüreğimi hafifletecek bir şeyler yapılmış olabileceklerine dair bilgi vermelerini bekledim. Ama ne yazık ki, böyle bir özür veya bir bilgi görmedim. Sağlık Bakanlığı yetkililerinin ise en baştan hiç bir ilem yapamayacaklarını açık bir dille ifade etmelerinden ziyadesi ile hayal kırıklığına uğramıştım, zaten! Konuyu size iletmemi tavsiye etmeleri üzerine sizlere durumumuzu azetmeye çalıştım.
Bilgilerinize sunar, gereğini arzederim.27.08.2014